Deniz salyangozu (Rapana venosa)
Uzak Doğu menşeli olup Karadeniz’e gemilerin sintine suları ile gelmiş, ilk kez Nowroski sahillerinde görülmüş, daha sonra bütün Karadeniz’e hatta Marmara denizine kadar yayılmıştır. Tek düşmanı denizyıldızı olduğundan ve denizyıldızı da Karadeniz’de bulunmadığından Karadeniz’de düşmanı yoktur. Besin kaynakları deniz dibine adapte olmuş canlılardır. Diğer bir ifade ile balıkların besinin teşkil eden bentik canlılar ile kara midye ve kum midyesinin baş düşmanıdır.
Suların ısınması ile Temmuz ayının ilk haftasından itibaren yumurtlamaya başlar, yumurtlama olayı 15 Temmuzdan itibaren yoğunluk kazanır ve Eylül ayının sonlarına kadar devam eder. Yumurtalarını taşlara, kütüklere veya birbirlerinin üzerlerine yapıştırır. Yumurtalar tüpler içinde bulunduğundan dış etkenlere karşı korumalıdır. Suların soğuması ile birlikte kendini kuma gömer. Bu nedenle de kışın ve erken bahar dönemlerinde avlanması mümkün değildir.
Deniz salyangozu eti Japonya, Güney Kore, Çin ve Tayland gibi uzak doğu ülkelerine ihraç edilmektedir.
Deniz salyangozunda et verimi
Yumurtlamadan önceki dönemde avlanan deniz salyangozlarında randıman 1/4,5-5 iken yumurtlamadan sonraki dönemde ise 1/6-7 ye kadar çıkmaktadır. Yani 6-7 kg canlıdan ancak
Avlanma Yöntemleri
Deniz salyangozu avcılığında kullanılan yöntemler algarna, sepet ve dalarak avlanmadır. Algarna, avcılığın başladığı ilk yıllardan beri kullanılan en ekonomik ve en etkili avlanma aracıdır. Daha sonraki yıllarda Algarnanın deniz dibi yapısına ve yavru balıklar üzerine olumsuz etkisi olduğu düşünülerek algarnanın yasak dönemi uzatılmış ve diğer iki avlanma yöntemi devreye sokulmuştur. Karadeniz Teknik Üniversitesi ile Trabzon Merkez Araştırma Enstitüsü birlikte sepet ile avcılık yönteminde av verimliliği üzerine Doğu ve Orta Karadeniz’de bir araştırma projesi yürütülmüştür.
Mevzuat
Ülkemizde avcılık 1984 yılında algarna ile başladı. Uzun yıllar stokların korunması amacıyla üreme dönemi olan 15 Temmuz – 30 Eylül tarihleri arasında avlanma yasağı getirildi. Hatta bir ara boy yasağı da getirilmek istendi. Ancak Doğu Karadeniz balıkçılarından gelen tepki üzerine aynı yıl boy yasağı kaldırıldı. Çünkü avcılığın başladığı ilk yıllarda bile Doğu Karadeniz’de deniz salyangozlarının boyları küçüktü ve dolayısıyla boy yasağı getirilirse avcılık ekonomik olmayacaktı. Deniz salyangozunun canavar bir canlı olduğu ve korumanın kaldırılması fikri benimsenince balıkların üreme zamanı düşünülerek sadece algarna üzerine kısmi yasak getirildi.
Deniz salyangozu avcılığı ile ilgili görüşler
İyi bir ticari meta olmasına karşın balıklara besin olan canlıları yok etmesi, Karadeniz’de düşmanının olmaması nedeniyle çok geniş bir yayılım göstermesi bu canlı için farklı görüşlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu görüşler,
<!--[if !supportLists]--> I) Deniz salyangozu eti Uzak Doğu Ülkelerine ihraç edilmektedir. Ticari değeri yüksek olduğundan bu işle uğraşan balıkçılar için iyi bir gelir kaynağı oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu canlının üreme dönemi olan 15 Temmuz-30 Eylül tarihleri arasında her türlü avlanma vasıtası ile avcılığa yasak konulması istenmektedir. Ancak bu görüş daha sonraları terk edildi gibi.
<!--[if !supportLists]--> II) <!--[endif]-->Ticari değeri yüksek olmasına karşın canavar bir canlı olması, balıkların besinini oluşturan deniz dibi canlılarını tüketmesi özellikle kara midye ve kum midyesi yataklarını yok etmesi ve Karadeniz’de düşmanı bulunmadığından Karadeniz’de süratli bir yayılım göstermesi hatta Boğazlar ve Marmara’ya kadar yayılması, gibi nedenlerle avlanma yasağı süresinin daha kısa tutulması isteği.
<!--[if !supportLists]--> III) Madde II de belirtilen görüşlerden dolayı avlanma ile ilgili hiçbir yasak konulmaması, ortamdan tamamen çekilmesi gerektiği yönündedir.
Tartışma
Denizlerimizi tehlikelerden korumak istiyorsak önce tehlikeleri çok iyi tanımlamamız gerekir. Yukarıdaki anlatılanlardan da anlaşılabileceği gibi Karadeniz’de konumuzla ilgili iki tehlikeden bahsedilmektedir. Birinci tehlike deniz salyangozunun balıklara besin olacak canlıları tüketmeleri özellikle kara midye ve kum midyesi yataklarını yok etmesi. İkinci tehlike ise algarna kullanımı. Ancak ikinci tehlikenin bir faydası var ki o da birinci tehlikeyi yok etmeye yöneliktir. Eğer birinci tehlikeyi tamamen ortadan kaldırmak veya populasyonu dengede tutmak istiyorsak bunlar ancak algarna kullanımı ile başarılabilir. O halde önce şuna karar verilmesi gerekir. Deniz salyangozunun populasyonda dominant durumda olması mı daha tehlikeli yoksa onu populason içinde dengede tutabilecek olan algarnanın deniz dibinde yaptığı tahribat mı?
Son yıllarda balıkların üreme zamanları dikkate alınarak konulan algarna ile avlanma yasağı 1Mayıs ile 30 Eylül tarihleri arasındadır. Bu yasak dönemi deniz salyangozunun en fazla av verdiği zamanlardır. Bu zamanda serbest olan sepet ve dalma yöntemi ile avlanabilir stoku denizden çekmek mümkün olmadığından populasyonunu dengede tutmak da zordur. Bunun için algarnaya uygulanan avlanma yasağı süresinin kısaltılması gerekmektedir
Ayrıca balıkçılıkta stokların verimli biçimde kullanması genel bir kuraldır. Yukarıda da bahsedildiği gibi 4,5-
Sonuç
Sonuç olarak bu konuda bir politika belirlemek gerekir. Hangi görüşü kabul edeceksek o görüşe uygun tedbirler alınması gerekir.
I.Görüşü kabul etmek demek bu canlının Karadeniz’de dominant duruma geçmesi demektir ki bu balıkların aleyhine bir durumdur. Bu durum bir zamanlar değerli bir balık diyerek bazı doğal gölleri canavar sudak balığı ile balıklandırıp, göllerdeki diğer doğal balıkların yok olmasına neden olan yanlışlığa benzemektedir.
II. Mevcut stokların en verimli şekilde kullanılması ve aynı zamanda populasyonun dengede tutulması bakımından en makul ve mantıklı görüş olarak görülmektedir. Bunu sağlamak için algarna ile avlanma yasağı süresinin daha kısa tutulması gerekir.Bu görüş hakkında daha detaylı bilgi almak ve tehlikenin boyutunu anlamak için “Cumhuriyet Bilim Teknik sayı - Artüz.com” web sayfasını ziyaret etmenizi ve "r a p a n a", s o n i s t i l a c ı yazısını okumanızı tavsiye ederim.Karadeniz’de düşmanı olmadığından balıkların besinini teşkil eden canlıları yok etmesi nedeniyle kontrol altında tutulması gerektiği.
III. Görüşü kabul edersek deniz salyangozu ile ilgili hiçbir avlanma yasağı konulmamalı, algarna ile avcılık tamamen serbest bırakılmalıdır. Ayrıca bu konuda Karadeniz ülkeleri ile işbirliğine gitmek gerekir. Uzak Doğudan Karadeniz’e gelen bu canlının Karadeniz’deki diğer ülke sahillerinden karasularımıza tekrar gelmeyeceğini kimse garanti edemez. Biyolog Nezih Bilecik’in bu konuda 1990 yılında yazdığı “Deniz Salyangozu "Rapana Venosa"nın Türkiye'nin Karadeniz Sahillerindeki Dağılışı Ve Karadeniz Balıkçılığındaki Etkisi” Bakanlık tarafından İl Müdürlüklerine dağıtılmıştı.
Konu ile ilgili link: r a p a n a", s o n i s t i l a c ıhttp://hobby.artuz.com/artuz/IlhamSamime/Ilham/Akademik/Yazilar/CumhuriyetBilimTeknik/cumhuriyet04.htm Artüz
Süleyman abey geç farkettim, teşekkür ederim.
YanıtlaSilBende tesadüf okudum çok faydalı bir bilgiydi teşekkürler Süleyman bey.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil